Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye ziyaretinin ardından katıldığı canlı yayın programında bölgedeki gelişmelere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

"Sınırlarımızın yanı başında silahların kan kusması kabul edilemez"

Bakan Fidan, Suriye'deki yeni yönetimin bölgede "zulmü ve tarihsel haksızlığı" gidermesinin önemli olduğuna işaret ederek, "Bölgede terör faaliyetlerine bulaşan bütün silahlı unsurların denklem dışına çıkması, bütün nüfusların normal bir hayata dönmesi elzem" dedi.

Bölgenin çok zor bir süreçten geçtiğini belirten Fidan, "Artık 21. yüzyıldayız. Herkesin mutluluğu, refahı yaşadığı bir coğrafyada, dünyada bizim burada hâlâ sınırımızın yanı başında silahların kan kusması kabul edilebilir bir şey değil" ifadelerini kullandı.

"Suriye'de otonomi talebine taviz olduğunu düşünmüyoruz"

Fidan, Suriye'deki Kürtlere eşit haklar verilmesinin terör örgütü PKK/YPG'nin dile getirdiği güçlü yerel yönetim ya da otonomi taleplerinin bir uzantısı gibi değerlendirilmesine ilişkin şu yanıtı verdi:

Biz hiçbir zaman için orada bir otonomi veya özerklik arayışına ilişkin bir taviz olduğunu düşünmüyoruz. Suriye'nin büyük bir ülke olduğunu düşünüyoruz. Suriye yönetiminin de böyle bir anlayışı olmadığını düşünüyorum. Oradaki talebin de bu yönde olacağını sanmıyorum.

"Yeni yönetime telkinimiz Kürt haklarının tanınması"

Bakan Fidan, Suriye Demokratik Güçleri'ni (SDG) Suriye'deki yeni yönetimle anlaşmaya iten faktörlere ilişkin olarak, "Esas itibariyle bizim en başta dediğimiz şey şuydu: 8 Aralık'tan itibaren biliyorsunuz, yeni Suriye yönetiminin YPG işgaline ve korsanlara son verecek inisiyatifi ele alması gerekiyor. Türkiye olarak Cumhurbaşkanımızın da ilk baştan çizdiği strateji buydu" değerlendirmesinde bulundu.

Şara ile Abdi arasında imzalanan anlaşmaya da değinen Fidan, "Yeni yönetime telkinimiz Suriye Kürtlerinin haklarının verilmesi. Bu hem Cumhurbaşkanımız hem de Türkiye için fevkalade önemli" ifadelerini kullandı.

PKK açıklaması: "Silah bırakma çağrısına kulak verilmeli"

Fidan, İmralı'dan yapılan terör örgütü PKK'nın silah bırakması çağrısına işaret ederek, "Yapılan çağrıya kulak verilmeli, bu tarihi bir fırsat olarak görülmeli. Örgüt bunu zemin olarak alıp kendini feshetme sürecini başlatmalı" diye konuştu.

Örgütün dışarıdaki lider kadrosunun belli bir noktaya kadar talimat verme imkânı olduğuna, ancak bazı kararları alamadığına değinen Fidan, "Kurucu iradenin bu türden bir talimat vermesi önemli" açıklamasını yaptı.

"DEM Parti vesayet altında"

Fidan, DEM Parti'nin uzun yıllardır vesayet altında olduğunu ve siyaset yapamadığını belirterek, "Örgütün silahlı terör unsurlarının vesayeti altında siyaset yapmaya çalışan bir unsur var. Burada hiçbir zaman için gerçek bir siyasi dilin, gerçek bir siyasi problemin metodun ortada olduğunu yüzde 100 söylemek mümkün olmuyor" dedi.

"Türkiye AB'ye alınsaydı, İngiltere AB'den çıkmazdı"

Bakan Fidan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) alınmasının bölgedeki dengeleri nasıl değiştireceğine ilişkin olarak da şu değerlendirmede bulundu:

Türkiye, 2007-2008 yıllarında Avrupa Birliği'ne alınsaydı, İngiltere'nin muhtemelen AB'den çıkmayacağını düşünüyorum. Türkiye'nin ve İngiltere'nin içinde bulunduğu bir yapı, Avrupa'nın dış politika ve güvenlik mimarisini de daha erkenden ortaya çıkaracaktı.

Avrupalı liderlerin, dünyanın birkaç çekim alanına bölünmesi durumunda ne yapacakları konusunda kafa karışıklığı yaşadığını belirten Fidan, "İngiltere'nin, Avrupa'nın belli ülkelerinin, Türkiye'nin içinde bulunduğu bir yapının bölgede kendi çekim merkezini oluşturması gayet mümkün. Bu kabiliyet var, imkân var. Bu sadece bir irade koyup peşinden gitmeyle alakalı bir konu" ifadelerini kullandı.